- admin
- Ağustos 29, 2023
- Tümü
- 0 Comments
Saç dökülmesi, hem kadınlarda hem de erkeklerde en sık karşılaşılan estetik ve psikolojik sorunlardan biridir. Genetik faktörler, hormonal değişimler, stres, beslenme yetersizlikleri, çevresel etkiler, gebelik, kronik hastalıklar veya kullanılan bazı ilaçlar saç dökülmesini tetikleyebilir. Saç köklerinin zayıflamasıyla birlikte saç telleri incelir, dökülmeler artar ve zamanla saç hacmi azalır. Bu durum kişinin özgüvenini olumsuz etkilerken, estetik açıdan da rahatsız edici bir görünüm oluşturur.
Son yıllarda tıbbın birçok alanında kullanılmaya başlanan PRP (Platelet Rich Plasma) tedavisi, saç dökülmesi sorununa karşı da etkili bir çözüm olarak öne çıkmaktadır. PRP tedavisinde kişinin kendi kanı kullanıldığı için tamamen doğal, güvenli ve vücudun kendi yenilenme mekanizmasını harekete geçiren bir yöntemdir. Uygulama sırasında hastadan alınan az miktardaki kan, özel PRP tüpleriyle santrifüj işlemine tabi tutulur. Bu işlem sonucunda kandaki trombosit ve büyüme faktörlerinden zengin plazma kısmı ayrıştırılır. Elde edilen bu özel PRP sıvısı, saç derisine ince uçlu iğneler yardımıyla küçük dozlarda enjekte edilir.
PRP’nin etkinliği, trombositlerin içerdiği büyüme faktörleri ve hücre yenileyici proteinlerden kaynaklanır. Bu biyolojik bileşenler, saç köklerinin çevresindeki zayıflamış hücreleri uyararak saç foliküllerinin yeniden canlanmasını sağlar. Uygulanan bölgede kan dolaşımı artar, doku oksijenlenmesi iyileşir ve saç kökleri yeniden aktif hale gelir. Böylece hem saç dökülmesi azalır hem de yeni ve daha güçlü saç tellerinin çıkması teşvik edilir.
PRP tedavisi, androgenetik alopesi (erkek tipi saç dökülmesi), kadın tipi saç incelmesi, doğum sonrası dökülmeler veya saç ekimi sonrası iyileşme süreçlerinde etkili bir destek tedavi olarak kullanılabilir. Özellikle erken dönemde müdahale edilen vakalarda sonuçlar oldukça başarılıdır. Tedavi genellikle 3-4 hafta arayla yapılan 3 seans şeklinde uygulanır; bazı durumlarda doktor tavsiyesiyle 6 ayda bir tekrar kürleri önerilebilir. Her seans yaklaşık 30-40 dakika sürer ve uygulama sonrasında hasta günlük yaşamına hemen dönebilir.
PRP’nin en büyük avantajlarından biri, tamamen kişinin kendi kanından elde edilmesi sayesinde alerjik reaksiyon, enfeksiyon veya yabancı maddeye bağlı komplikasyon riskinin bulunmamasıdır. Ayrıca kimyasal içerik barındırmadığı için uzun vadeli kullanımda da güvenlidir. Düzenli uygulamalar sonucunda saçlarda parlaklık, kalınlaşma ve dolgunluk gözlemlenir; saç derisi daha sağlıklı bir yapıya kavuşur.
Bilimsel çalışmalar, PRP tedavisinin saç köklerindeki kanlanmayı artırarak minyatürleşmiş foliküllerin yeniden aktive olmasına yardımcı olduğunu göstermektedir. Bu sayede sadece dökülmeyi durdurmakla kalmaz, aynı zamanda yeni saç oluşumunu da destekler. Özellikle saç ekimiyle birlikte uygulandığında iyileşme sürecini hızlandırır, ekilen köklerin tutunma oranını yükseltir ve daha doğal bir sonuç elde edilmesini sağlar.
Sonuç olarak PRP tedavisi, saç dökülmesiyle mücadelede cerrahi olmayan, güvenli, doğal ve etkili bir seçenektir. Kişinin kendi kanından elde edilen bu biyolojik tedavi yöntemi, saç köklerini canlandırarak doğal saç büyüme döngüsünü yeniden aktive eder. Düzenli uygulamalarla birlikte beslenme, stres yönetimi ve doğru saç bakımı desteklendiğinde, PRP yöntemi hem kadınlarda hem erkeklerde saç kaybını azaltmada ve saç kalitesini artırmada son derece başarılı sonuçlar sağlar.










